Ali Kalkancı, Müslüm Gündüz ve Fadime Şahin’in TSK Tarafından Kullanıldığı / Eğitildiği İddiasının FETÖ Kurgusu Olduğu Ergenekon Kumpas Davasında Yargı Kararıyla Ortaya Çıkmıştır.
1.KONU İLE İLGİLİ DAYANAKSIZ İDDİALAR;
Bu uydurma senaryo ile ilgili olarak hiçbir sanık hakkında ne iddianamede ne gerekçeli kararda somut hiçbir belge ve iddia ileri sürülememiş, genel ifadelerle atılı suça dayanak alınmıştır. Gerekçeli kararda yer alan iddialar aşağıdadır;
GEREKÇELİ KARAR SYF. 2646 İDDİA :
“Müşteki avukatları ortaklaşa yaptıkları esas hakkında şikayetlerinde : Ali Kalkancı-Müslüm Gündüz-Fadime Şahin Tiyatrosu (28 Aralık1996): 28 Şubat darbesinin sembollerinden, (tarikat şeyhi) Ali Kalkancı, (Aczimendi lideri) Müslüm Gündüz, Fadime Şahin’in, o dönemde televizyonlardaki açıklamalarının tamamen kurgu olduğu ortaya çıkmıştır (……) Darbe süreci içinde, (irtica tehlikesini haklı gösterebilmek amacıyla) toplumun geniş kesimleri tarafından kabul görmeyen, aşırı ve marjinal kişiler TV programlarına davet edilerek, bu kişilerin görüşlerine yer verilmiştir. 28 Aralık 1996 tarihinde, Müslüm Gündüz ile Fadime Şahin’in aynı evde basılmasıyla başlayan ve 28 Şubat 1997 tarihli MGK toplantı tarihine kadar medya organları tarafından sürekli gündemde tutulan bu olayın, Refah-Yol hükümeti kurulduktan sonra, “irtica” tehlikesini haklı göstermek amacıyla sahneye konulan bir oyun olduğu ortaya çıkmıştır. O günlerde, tarikat şeyhi olarak takdim edilen Ali Kalkancı’nın, gerçekte tarikatla herhangi bir ilgisinin olmadığı, alkolik bir kişi olduğu, tarikat şeyhi gibi gösterilerek, kendisine sahte müritler ayarlandığı, yine, bu kişinin tecavüzüne uğradığını iddia eden ve mağdur rolünü oynayan Fadime Şahin’in de pavyonda çalışan telekız, konsomatris olduğu, Sisi lakaplı Seyhan Soylu ve yapım şirketi tarafından organize edildiği ortaya çıkmıştır. Bu olaydan 13 yıl sonra, Ali Kalkancı’nın uyuşturucu (captagon) imalatı nedeniyle tutuklanması, Fadime Şahin’in ortadan kaybolması, kimliğini değiştirmesi, (darbeden sonra başını açması) bunu teyit etmektedir. Refah-Yol hükümeti kurulduktan kısa süre sonra bu oyunun sahneye konulması, (28 Şubat darbesine iştirak eden sanıklardan bazılarının) “hükümeti düşürme” suçuyla ilgili icra hareketlerine, (en geç) hükümet kurulduktan sonra hemen başladığını kanıtlamaktadır.” ŞEKLİNDEDİR.
ANCAK SANIKLARDAN BAZILARININ KİM OLDUKLARI VE İDDİAYA İLİŞKİN DELİLLERİ ORTAYA KOYAMAMIŞLARDIR.
Müşteki avukatları, Ali Kalkancı’nın aslında içki içtiğini, tarikat lideri gibi gösterildiğini, sahte müritler ayarlandığını iddia edip, akıl yürüterek bu şahsın aslında TSK tarafından kullanıldığını açıklamaya çalışmışlardır. Müşteki avukatlarının müdafiliklerini yaptıkları asker müştekiler arasında, F.GÜLEN tarikatı iltisakı nedeniyle TSK dan atılanların olduğu, kendi ifadelerine göre, F.GÜLEN cemaati üyelerinin kendilerini gizlemek üzere içki içtikleri, eşlerinin başlarını açtıkları belirtilmiştir. Bu bağlamda, bu iddiaya ilişkin akıl yürütmenin tutarlı olmadığı, zaten yasadışı olan tarikat üyelerinin dini standartları konusunda Cumhuriyet mahkemesinin ölçü belirlemesinin mümkün olmadığı, müşteki avukatlarınca da bilinmesi gereken hususlardır. Ancak, iddiaların aksine; F.GÜLEN tarikatının 15 Temmuza giden süreçte, örgütün bizzat planlayarak uyguladığı kumpasları, TSK personeline, iftira ile yamamaya gayret gösterdiği, bu suretle, kadro, siyasi kazanım ve menfaat elde etmeye çalıştığı, müşteki avukatlarının bu iddialarını zikrederken akla geldiğinden, önemle hatırlatmakta yarar görüyoruz.
GEREKÇELİ KARAR SYF. 2564 İDDİA :
“Tansu Çiller’in danışmanlarından Şükrü Karaca 23 Şubat-1 Mart 2009 tarihli Aksiyon Dergisinin 742.sayısında şunları açıklamaktadır: 28 Şubatın namus eksenli senaryosunun 4 başrol oyuncusunun bulunduğunu, bunların aczmendi lideri Müslüm Gündüz ile Fadime Şahin, sahte şeyh Ali Kalkancı ile Emire Ersoy olduğunu, Ergenekon soruşturmasında senaryonun detaylarının Harbiye Ordu Evinde yazıldığının ortaya çıktığını, belgelerin Veli Küçük’te ele geçtiğini, önce Aksaray’da çalışan Fadime Şahin’in tesettüre sokulduğunu, JİTEM ile çalışan Ali Kalkancı’nın bir işadamının kızı Emire Ersoy ile evlendirildiğini, Kalkancı’ya dini eğitim verildiğini, bu aktörlere yaptırılanların medya kullanılarak bir zümreye mal edilmeye çalışıldığını, Ali Kalkancı’nın İstanbul Haramidere’deki fabrikasında captagon hapı ürettiğinin ortaya çıktığını,” Şeklindedir.
Mahkeme Tansu Çiller’in danışmanlarından Şükrü Karaca’nın bir dergide ileri sürdüğü iddiası ile müşteki avukatlarının hayal dünyalarının yansıması olan esas hakkında şikayetlerine yer vermiş ancak bu sözde iddiaların muhatabı olan şahısların (Müslüm Gündüz, Fadime Şahin, Ali Kalkancı) ifadesine dahi başvurmamış, iddialara ilişkin tek bir somut belgeden (gerçek yada sahte BÇG belgeleri dahil) ve sanık isminden söz edememiştir. Buna rağmen mahkeme, müşteki avukatlarının genel ve soyut iddialarına ve Şükrü Karaca’nın yazısına gerekçeli kararında yer vererek, atılı suça soyut, genel ve hukuk dışı gerekçe yaratmıştır.
2.ERGENEKON SORUŞTURMASINDA DA YER ALAN BU UYDURMA İDDİANIN, FETÖ KUMPASI OLDUĞU YARGI KARARIYLA TESPİT EDİLMİŞTİR. İDDİA İLE İLGİLİ GERÇEKLER AŞAĞIDADIR;
İddiada; 28 Şubatın sözde 4 başrol oyuncusuyla ilgili bu senaryonun detaylarının Harbiye Ordu Evinde yazıldığı ve Ergenekon soruşturmasında Veli Küçük’te ele geçirildiği ifade edilmektedir. Ergenekon soruşturmasının baştan sona FETÖ kumpası olduğu, Veli Küçük’ten elde edilen, 28 Şubatın sözde 4 başrol oyuncusu ile ilgili belgelerin de FETÖ tarafından kurgulandığı Ergenekon davası beraat kararı, AYM ve Yargıtay kararı ile kesin olarak teyit ve tespit edilmiştir. Bu nedenle dahi, bu iddianın gerçekçi dışı olduğu yargı kararıyla ortaya konulmakla birlikte,
ESASEN ERGENEKON SORUŞTURMASI KAPSAMINDA FETÖ TARAFINDAN ÜRETİLEN BU BELGE İLE 28 ŞUBAT DAVASININ DA BİR FETÖ KUMPASI OLARAK KURGULANDIĞI, YARGI KARARI İLE AÇIKÇA ORTAYA ÇIKMIŞTIR.
a.Müslüm Gündüz-Fadime Şahin olayının FETÖ zanlıları; Sami Uslu (Eski Emniyet İsth.Şb.Md.), Ali Fuat Yılmazer (İst.Eski Em. Md.Yrd) ve Recep Güven ( eski Diyarbakır Emniyet Müdürü) tarafından F.GÜLEN (FETÖ) talimatıyla kurgulandığı;
FETÖ üyesi M. BİLGİLİ, M. GÜNDÜZ- F. ŞAHİN operasyonunu Gnkur Psikolojik Harekât Dairesi ve BÇG tarafından yapıldığını iddia etmiştir. Bir FETÖ üyesi olarak işin gerçeğini esasen çok iyi bilmesi gereken savcı Bilgili, hangi sanığın bu işlemi icra ettiğini ifade edememiş, hiç bir sanık hakkında somut olarak bir belge ortaya koyamamıştır.
- Ancak, gazeteci/milletvekili Tuncay Özkan, 8.10.2016 tarihinde katıldığı bir TV programında (Halk TV) FETÖ mensubu olduğu için meslekten ihraç edilen; Sami USLU (dönemin İst. Emniyet İstihbarat Şube Müdürü), Ali Fuat Yılmazer (İst.Eski Em. Md.Yrd) ve Recep Güven’in ( eski Diyarbakır Emniyet Müdürü) GÜNDÜZ – F. ŞAHİN in basılma olayını organize ettiğini detaylarıyla açıklamıştır. Programda TV Haber Müdürü olduğu dönemde, muhabirlerini S.USLU nun bizzat arayarak “bir operasyon yapacağız gelin” dediğini ifaderek o dönemde bizzat yaşadıklarını açıkça beyan etmiştir.
- Müslüm Gündüz ise; 04.2016 tarihinde MERCAN TV’de katıldığı proğramda, bu baskının F.GÜLEN tarikatı (FETÖ) tarafından kurgulandığını, baskında görev alan ve F.GÜLEN tarikatı üyesi olduğunu ifade eden bir komiserin, bu baskını tarikatın (F.GÜLEN) düzenlediğini, baskında 3 gün boyunca pusuda bekleyip, çevre illerden toplatılan 437 polisle birlikte gerçekleştirdiklerini, bu şahsın bu olayı kendilerine 2014 yılında anlattığını açıklamıştır.
- Gerekçeli Karar sayfa 2588 de yer alan Tansu Çiller ifadesinde: ” Aczimendiler olayı ile ilgili bu Fadime Şahin olayı ile ilgili basına yansıyan haberlerle ilgili o dönemde size İçişleri Bakanlığından veya devletin diğer istihbarat birimlerinden bunları yapan, Aczimendileri bu şekilde yönlendirenlerin asker olduğu yönünde bir istihbarat, bir bilgi paylaşımı geldi mi? Hem olay zamanda ve daha sonraki dönemlerde? “şeklindeki soru üzerine; Bunların kurgu olduğu doğrultusunda geldi. Yani daha evvelden oluşmuş ve bunların bir kurgu olduğu doğrultusunda geldi. Askerler tarafından kurgulandığı doğrultusunda gelmedi. Ama medyanın genelde bir koordinasyon içinde bunu bu şekilde çalıştığını medya patronunun kendisi darbeleri araştırma komisyonunda ifade etmiştir. Bu yazılı ifade halen o komisyonun tutanaklarında mevcuttur.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
- Hiçbir sanık hakkında, adı geçen sözde başrol oyuncuları ile ilişkisinin olduğu, bu şahısları yönlendirip yönettiği, iddiada ileri sürülen olayları bizzat yürüttüğü iddianamede ve gerekçeli kararda belgesi ile somut olarak ileri sürülmemiş, ortaya konulmamış, iddiada ileri sürülen hususlar sahte ya da gerçek hiçbir BÇG belgesinde de bulunamamıştır.
- İddiada yer alan “Ali Kalkancı’nın JİTEM ile çalıştığı” savına ilişkin dava dosyasında tek bir belge yoktur.
- Hiçbir sanık hakkında, Ali Kalkancı’ya dini eğitim verdiği ya da verdirdiği iddianamede ve gerekçeli kararda belgesi ile somut olarak ileri sürülmemiş, sahte ya da gerçek hiçbir BÇG belgesinde de bulunmamaktadır.
- Ankara-Kocatepe Cami önünde olay çıkartan Aczmendilerin askeri cemseyle götürüldüğü ve bu şahıslara bir şey olmadığı yalanı “Tanık Hakkı İlnur Çevik’in Yalan Beyanları” başlıklı dilekçemizin 27.S. maddesinde o güne ait görüntülü TV haberleri, yargı kararları, belgesi ve detaylarıyla açıklanmıştır.
Başta M. Ali BİRAND olmak üzere Cüneyt ÖZDEMİR, Mirgün CABAS-Rüşen ÇAKIR 3 ayrı TV programına M. GÜNDÜZ’ü davet ederek adeta sorgulamışlardır. Bu programlarda yer alan beyanlar da iddianameyi ve müşteki avukatlarının yargıyı yanıltan soyut iddialarını yalanlamaktadır.
M.GÜNDÜZ’ün bu TV programlarında verdiği cevaplar özetle aşağıdadır;
M.Ali BİRAND: “ Askerle temasınız oldu mu?”
M.GÜNDÜZ: “ Askerle bir temasımız yok,bunu söylecek Türkiye’de bir tek adam çıkamaz (…)
M.GÜNDÜZ: Beni bilmen ne paşa Elazığdan almış, getirmiş Yalova’da eğitmiş, gerekli yapacağı şeyleri söylemiş, kışlada ondan sonra da beni ortaya bırakmış,…. Ya bu dilin kemiği yok ki..ben ne Doğan paşayı tanırım ne de Yalova’yı (…) Yalova’nın merkezinde namaz kıldığım dahi yoktur.
M.Ali BİRAND: “Peki içinizde emekli asker yok mu?”
M.GÜNDÜZ: “Asker yok (…) 127 kişinin listesini çıkartım, size veriyorum, bunların içerisinde bir tek asker kökenli yoktur. İşte size veriyorum. Bunların hepsi tahkik edilebilir, mahkeme zabıtları ile sabittir.
C.ÖZDEMİR: “Aczmendilerin içerisindeki mürid gibi gözükenlerin yüzde kırkı askerdi aslında diyorlar…. büyük bir provakasyonun bir parçasıydı diyorlar, öylemiydi gerçekten ?
M.GÜNDÜZ: “ dahiliye vekili daha benim bir işçi emeklisi olduğumu bilmiyor, diyor ki, o bir Astsubay emeklisiydi (…) ben Astsubay emeklisi değilim. Ben fabrikada Karabük demir çelik fabrikasında çalışan bir işçi emeklisiyim (…) bunun için bir ispatı var mı? Sarığında, cübbesinde elinde asası ortada duran adamın, asker olup olmadığını neyle tespit etmiş ki? Nasıl bir tespitte bulunmuş, böyle bir şey asla yoktur”
C.ÖZDEMİR: “28 Şubat döneminde ortalığı karıştıran ve hatta bilerek tahrik eden kullanılan insanlar olduğunuzu iddia ediyor…
M.GÜNDÜZ: “Buna ait bir delili var mı? Bunu neşreden gazeteci arkadaşlarımız demiyorlar mı, buna ait en ufak bir delilin var mı? (…) şimdi bir adama istediğin iftirayı yaparsın…”
SONUÇ OLARAK; FETÖ üyesi savcı Bilgili ve müşteki avukatlarının sanıklara yüklemeye çalıştığı, mahkemenin kararına dayanak aldığı soyut iddialar gerçek ve hukuk dışıdır. İddianın aksine Ergenekon kumpas davasında M.GÜNDÜZ-F.ŞAHİN-A.KALKANCI olayının FETÖ tarafından kurgulandığını tespit eden yargı kararları, M.GÜNDÜZ olayının FETÖ zanlıları eski Emniyet İstihbarat Şube Müdürü Sami USLU, Recep Güven ve Ali Fuat Yılmazer tarafından kurgulandığının ortaya çıkması, iddiaya ilişkin somut tek bir belgenin bulunmaması, Tansu Çiller’in beyanı, savcı Bilgili’nin FETÖ üyesi olarak hüküm giymesi ve dilekçemizde bu davanın FETÖ kumpası olduğunu belgesiyle açıklayan diğer sayısız somut hususlar ileri sürülen bu iddianın FETÖ kumpası olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.