Ergenekon, Balyoz ve Diğer Kumpas Davaları İle 28 Şubat Davası Arasında İlişki Kurulmaya Çalışılan Gölcük’te Ele Geçirilen Hard Diskler ve Cd’lerin FETÖ Kumpası Olduğu, Yargı Kararları İle Kesin Olarak Tespit Edilmiştir.
Bu dijital materyalde yer alan 28 şubat davası ile ilgili olduğu ileri sürülerek iddianameye dahil edilen belgelerin, bu davanın FETÖ tarafından, Ergenekon, Balyoz gibi kumpas davaları ile birlikte kurgulandığının, bir plan dahilinde fetö üyesi yargı ve kolluk mensupları ile birlikte yürütüldüğünün açık delilidir.
Aşağıda açıklanan husüların tamamı,İstanbul Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi 2014 “Balyoz” dava dosyasında bulunmaktadır.
1.GÖLCÜK’TE ELE GEÇİRİLEN HARD DİSKLER İÇİNDEKİ BELGELER “1965” RAKAMI İLE ŞİFRELENMİŞTİR;
FETÖ kumpası ile yapılan bir ihbar sonucu 6.12.2010 tarihinde Gölcük Donanma Komutanlığında yapılan aramada İstihbarat İKK ve Güvenlik Şube Müdürlüğü İstihbarat Kısım Amirliği odası zemin döşemesinin altında 5 (beş) adet hard disk bulunmuş ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca “suc unsuru olup olmadığı, bu belgelerin kim tarafından ve hangi tarihte, hangi bilgisayarda, ne maksatla oluşturulduğuna dair teknik incelemenin yapılması”Donanma Komutanlığı Askeri Savcılığınca görevlendirilecek Bilirkişi Heyeti’nden talep edilmiştir.
Bilirkişi heyetinin hazırladığı raporda özetle; siyah bir torba içinde aynı koşullarda bulunan 2, 3, 4 ve 5 Numaralı Hard Diskler içindeki belgelerin “1965” rakamı ile şifrelendiğinin tespit edildiği belirtilmiştir.
Rapordan; 28 Şubat iddianamesine konu edilen 4 Numaralı hard diskin içinde bulunan belgelerin de “1965” ile şifrelendiği, Balyoz davasına konu olan ; birbirinden bağımsız çalışma ortam ve şartları ile personele sahip hem Harekat Başkanlığına hem de İSTH ve İKK Şube Müdürlüğüne ait 5 Numaralı hard disk içindeki 28 Temmuz 2009 sonrasında kaydedilmiş olduğu değerlendirilen (“suga” ve “oraj” sözde harekat planlarıyla ilişkili olanlarda dahil) belgelerin de “1965” ile şifrelendiği, bunun yanında, Harekat başkanlığını ilgilendiren Deniz Harekat Planlarının bulunduğu 3 Nolu hard disk deki belgelerin de “1965” ile şifrelendiği, İKK Görevleri ile ilişkili 2 Numaralı hard diskin içindeki belgelerin de “1965” ile şifrelendiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda; Donanma K.lığında 1997 yılından 2009 yılına kadar 12 yıl boyunca yüzlerce personel değişikliğine rağmen birbirinden bağımsız hem Harekat Başkanlığının hem de İsth.İKK ve Güv. Şube Md.lüğünün sayısız belgeyi “1965” ile şifrelediği anlaşılmaktadır. Bu durumun olağan akışa aykırı olduğu, aynı fiziki ortam ve şartlarda bulunarak kumpas davalarına dahil edilen 28 Şubat davasına konu 4 Numaralı hard disk de dahil tüm hard disklerde manipülasyon yapıldığı, planlı bir siyasi hedefe yönelen çete tarafından belgelere ulaşıldığı ve amaca uygun her türlü veri değişikliği yapılarak kumpas davalarına hazırlandığı anlaşılmaktadır. Kaldı ki, aynı şifrenin 12 yıl boyunca birbirlerinden bağımsız sayısız belgeye aynen verilmesinin, personel atama ve değişiklikleri ile bilgi güvenliği emirleri de düşünüldüğünde gerçekleşme olasılığının yüz milyonlar mertebesinde bir (1) olduğunu hesaplamak hiç de zor değildir. BU KUMPAS BALYOZ DAVASI SÜRECİNDE YARGI KARARLARIYLA ORTAYA ÇIKARTILMIŞTIR.
2.GÖLCÜK BELGELERİNDEN 28 ŞUBAT İDDİANAMESİNDE ATILI SUÇA KONU EDİLEN 1999 YILINA AİT 4 NOLU HARD DİSK İÇİNDE, 2008 YILINA AİT OLAY VE BELGELERİN BULUNDUĞU, BİLİRKİŞİ RAPORU VE YARGI KARARI İLE TESPİT EDİLMİŞTİR;
İstanbul Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi 2014 Balyoz davası beraat kararı syf 602 de özetle;
3 Nolu Hard Diskte bulunan; İhbar metni tutanağının bulunduğu “Belediye hopörleri” isimli belgenin oluşturma ve son kaydetme tarihinin 2008 olduğu, olayla ilgili Kocaeli İl Emniyet Müdürlüğünün ihbar kayıt defteri incelendiğinde ihbarın yapıldığı cep telefonlarından birisinin İSMAİL CAN adına kayıtlı olduğu ve bu şahsın Gölcük’te elde edilen 4 NOLU HARD DİSKTE ismi geçen İKK ve güvenlik subayı Dz. Ütğm. İsmail Can olarak tespit edildiği belirtilmektedir.
Savcılık Bilirkişi raporunda; 4 Nolu Hard Diskin ilk dosya yaratılma tarihinin 12 Kasım 1996 yılı, son dosya yaratılma tarihinin ise 02 Kasım 1999 yılı olduğu belirtilmektedir. Bu durumda; 2008 yılında Ütgm olduğu anlaşılan İsmail Can isimli İKK ve Güvenlik Subayının, henüz subay olarak Donanmaya dahi katılmadığı, son erişimi 1999 yılı olan 4 Nolu Hard disk içinde isminin yer alması, 4 Nolu Hard Diskin 28 Şubat davasına delil olmak üzere FETÖ tarafından 2008 yılı sonrasında manipüle edildiğini açıklamaktadır. (Mahkeme Bilirkişi Raporunu dava dosyasına koymamıtır. Rapor İst.Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi 2014 Balyoz davası dosyasında bulunmaktadır)
3.28 ŞUBAT İDDİANAMESİNDE DE YER ALAN GÖLCÜK BELGELERİNİN KUMPAS OLDUĞUNA YÖNELİK YARGI KARARLARI ;
İstanbul Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi 2014 Balyoz davası beraat kararı syf 602 de özetle Gölcük’te ele geçirilen belgelerle ilgili olarak;
“Gerekçe kısmında açıklandığı üzere dijital delillerin sahte olarak oluşturulduğu yönünde şüphe oluşması karsısında üç farklı yerden elde edilen dijital verilerde şifre, içerik vs. gibi benzerliklerin tüm dijitallerin aynı kişiler tarafından oluşturulmuş olma ihtimalini kuvvetlendirdiği düşünülmüştür” değerlendirmesi yapılmıştır.
2014 Balyoz davası beraat kararı syf 588-589 da; Gölcük belgeleriyle ilgili E-posta ihbarının;
“Sizlere Donanma Komutanlığı İstihbarat Başkanlığı ‘nda yer alan illegal bir grup ve bu grup üyelerinin yaptığı yasa dışı çalışmalar hakkında bilgi vermek istiyorum.” şeklinde başlayarak, Balyoz iddianamesinde yer alan dijital ve diğer materyalden söz edip, devamında, “Bahse konu belgeler arasında 28 Şubat sürecinde yapılan çalışmalarda dahil olmak üzere çok sayıda fişleme, gizli çekim görüntü ve ses kaydı ile Batı Çalışma Grubunca hazırlanmış çok sayıda illegal dokümanlar ve yabancı istihbarat elemanlarına pazarlanmak üzere temin edilmiş askeri gizli belgelerin yer aldığını duymuş bulunmaktayım.” Şeklinde devam etmektedir. Bu ihbar sonucu ; Halen FETÖ üyeleri Savcılar Firari Fikret Seçen ve meslekten atılan Ali Haydar tarafından Gölcük Donanma Komutanlığında yapılan sözde aramalar sonucu bu belgelere ulaşıldığı açıklanmaktadır.
2014 Balyoz davası beraat kararı syf 790-791-792 ‘de yer alan içinde 4 Nolu Hard Diskin ve ses kasetlerinin de bulunduğu dijital delillerin ele geçiriliş şekilleri ve ele geçirildikleri yerlerle ilgili değerlendirme kısmında;
“Sonuç olarak bu bölmenin “gizli ve özel olarak oluşturulmuş “bir bölme olmadığı sonucuna varılmıştır. Mahkûmiyet hükmüne konu gerekçeli kararda belgelerin bulunduğu kısmın herkesin girip çıkabildiği bir yer olmadığı belirtilmiş ise de, tanık Ali Yörük’ün beyanından 2010 yılının Ağustos ayında harekat merkezinin tamamen tadilata alındığı, kablolama ihtiyaçları nedeniyle şubenin zemininin tamamen kaldırıldığı, bundan yaklaşık 4 ay kadar sonra 6.12.2010 tarihinde Gölcük Donanma Komutanlığında arama yapılarak hükme esas alınan delillerin elde edildiği anlaşılmış, tamirat sırasında dijital delillerin başkaları tarafından rahatlıkla kasıtlı olarak buraya konulmuş olabileceği düşünülmüştür. Kaldı ki mahkumiyet hükmüne esas alınan karar ve Yargıtay ilamında da belirtildiği gibi Kemalettin Yakar’ın sorumluluğunda olan belge ve dokümanların uzun süre poşetler içinde koridorlarda dolaştığı anlaşılmış, bu esnada dijital delillerin bu belgelerin arasına rahatlıkla konulmuş olabileceği düşünülmüştür”
“…Mahkememizin hükmüne esas alınan bilirkişi raporundan komutanlıkta ele geçirilen hard disk ve CD lerin sahte olarak oluşturulduğu yönünde kuvvetli şüphe bulunması dikkate alındığında hard disk üzerinde 4-5 gün önce oluştuğu belirlenen parmak izi bulunması, Gölcük Donanma Komutanlığında arama yapılmasına neden olan ihbarda direkt olarak suça konu dijital verilerin bulunduğu yerin belirtilmesi şüpheli ve dikkat çekici bulunmuş,sanıkların dijital verilerin başkaları tarafından kasıtlı ve sahte olarak düzenlenip buraya konulduğu yönündeki iddialarının ihtimal dahilinde olduğunu düşündürmüştür. .”
“Donanma Komutanlığında ele geçirilen ve mahkumiyet hükmüne esas alınan hard disk ve CD lerin TSK’ya veya sanıklara ait özel bilgisayarlarda oluşturulduğu yönünde hiç bir delil elde edilememesi, gazeteci tarafından teslim edilen, sahte oluşturulduğu kesin olarak belirlenen 11 ve 17 nolu CD ler ile içeriklerinin benzerlik göstermesi, bilirkişi raporları doğrultusunda 5 nolu harddisk, TDK marka l nolu CD ve 10 nolu CD ‘nin içeriklerinin sahte olarak oluşturulduğu yönünde mahkememizde kuvvetli şüphe oluşması, Gölcük Donanma Komutanlığında arama yapılmasına neden olan ihbarda direkt olarak suça konu dijital verilerin bulunduğu yerin belirtilmesi, 5 nolu harddisk üzerinde Donanma Komutanlığında arama yapılmadan 4-5 gün önce bırakılan ve elverişsiz olması nedeniyle kime ait olduğu belirlenemeyen parmak izi bulunması, dijitallerdeki suç teşkil eden belgelerin sanıklara aidiyeti yönünde şüphe oluşması dikkate alındığında, bu delillerin Gölcük Donanma Komutanlığında ele geçirilmesi bu dijitallerdeki suç teşkil eden belgelerin sanıklar tarafından düzenlendiğinin kabulü için yeterli bulunmamıştır.” Sonucuna varıldığı ifade edilmektedir.
2014 Balyoz davası beraat kararı syf 796 delillerle ilgili yapılan genel değerlendirme üzerine varılan sonuç kısmında;
“Yargıtay 9. Ceza Dairesinin ilamında da belirtildiği gibi dijital delillerin delil olarak kabul edilebilmesi için esasını korumaları, iliksin oldukları olayları temsil niteliklerinin ortadan kalkmaması, ulaşılma, elde ediliş ve muhafaza sekilerlinin usülüne uygun olması gerekmektedir. Mahkûmiyet hükmüne konu dijital deliller davanın ana delili niteliğinde olup, darbe planları olduğu belirtilen Balyoz, Oraj, Suga Harekat planları ile Çarsaf ve Sakal eylem planları, bu planlarla bağlantılı olan ve suç teşkil eden listeler ve belgeler sadece dijital veriler içinde bulunmaktadır. Gerek sanıkların evlerinde gerekse ilgili Komutanlıklarda yapılan aramalar sonucunda bu belgelerin delil niteliği taşıyacak şekilde ıslak imzalı çıktılarına rastlanılmamıştır. Mahkûmiyet hükmüne esas alınan dijital delillerin sanıklara ait veya Türk Silahlı Kuvvetlerinde bulunan bir bilgisayarda oluşturulduğu yönünde hiçbir delil elde edilememiştir.” Denmekte ve devamında;
“ Sonuç olarak yukarıda belirtilen tüm değerlendirmeler doğrultusunda, dijital deliller içinde yer alan ve suç oluşturan belgelerin sanıklar tarafından oluşturulduğu yönünde kesin bir kanaate varılamamış, bir kısmının sahte olarak oluşturulduğu kesin olarak belirlenmiş, bir kısmının ise sahte olarak oluşturulduğu yönünde kuvvetli şüphe oluşmuş, ceza hukukunun temel prensiplerinden olan “Şüpheden sanık yararlanır” kuralı uyarınca dijital delillerin hiçbirinin sanıkların aleyhine hükme esas alınamayacağı sonucuna varılmıştır.” Gerekçesiyle beraat kararına hükmedilmiştir.
Ayrıca FETÖ üyesi hakimlerin verdiği “Balyoz davası” mahkumiyet hükmüne konu gerekçeli kararda (syf 968);
Kemalettin Yakar ve Erdinç Yıldız’dan elde edilen hard disklerdeki şifrelerin de 5 nolu Hard diskteki şifrelerle uyumlu olduğu, Eskişehir’de Hakan Büyük’ün evinden elde edilen USB nin içinde yer alan bir belgede de” 1965″ şifresinin bulunduğu ve bu nedenle sanıklar arasında bağlantı kurularak mahkumiyet hükmüne esas alındığı belirtilmektedir.
Ancak; beraat kararının verildiği 2014 Balyoz davası kararında bu şifre zikredilerek şifrelerin aynı kişi/kişiler tarafından oluşturulduğu ve hükme esas alınan bilirkişi raporundan bu hard diske sonradan şüpheli şekilde bir çok belge eklendiğinin anlaşıldığı belirtmiştir.
BU DURUM, TERÖR ÖRGÜTÜNÜN ESASEN, 1965 ŞİFRESİ ÜZERİNDEN SANIKLAR VE KUMPAS DAVALARININ BİRBİRİYLE BAĞLANTISINI SAĞLAMAK ÜZERE TEZGÂHLANDIĞI, bu kapsamda 4 Nolu Hard diskte bulunan ve 1965 ile şifrelenmiş gözüken belgelerin de manipüle edilerek kumpas davaları ve olayları ile bağlantısını sağlamak ve delil yaratmak üzere terör örgütü tarafından oluşturulduğu açıkça anlaşılmaktadır.
SONUÇ OLARAK;
İstanbul Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi 2014 Balyoz davası beraat kararında Gölcük’te ele geçirilen; Hard diskler ve CD lerde yer alan belgelerin “1965” ile şifrelendiği, 28 Şubat davasına dahil edilen “4 Nolu Hard disk” deki belgelerin de “1965” ile şifreli olduğu, 1999 yılında son veri girişi olduğu belirtilen 4 Nolu Hard disk içinde 2008 yılına ait olay ve belgelerin bulunduğu, şifrelerin aynı kişi/kişiler tarafından oluşturulduğu ve hükme esas alınan bilirkişi raporundan bu hard diske sonradan şüpheli şekilde bir çok belge eklendiğinin anlaşıldığı tespit edilmiştir.
Bütün bu saydığımız hususlar Balyoz iddianamesinde yer alan diğer dijital belgeler gibi, 28 Şubat davasına konu 4 Nolu hard disk ve içindeki belgelerin, Balyoz davası 2014 gerekçeli kararında açıklandığı gibi aynı kişilerce yani bir çete tarafından yani FETÖ tarafından 1965 şifresi üzerinden sanıklar, kumpas davaları ve olayları ile bağlantısını sağlamak, suç ve suçlu yaratmak üzere tezgâhlandığı, oluşturulduğu / değiştirildiği, erişildiği, belgelerin manipüle edildiği ve FETÖ üyesi eski savcı Mustafa Bilgiliye sunulduğu anlaşılmaktadır.
TERÖR ÖRGÜTÜNÜN BU SİSTEMLİ VE PLANLI GAYRETİNİN YARGI KARARI İLE TESPİT EDİLMESİ, 28 ŞUBAT DAVASININ STRATEJİK BİR PLAN DOĞRULTUSUNA KURGULANMIŞ VE İCRA EDİLMİŞ AÇIK BİR FETÖ KUMPASI OLDUĞUNU KESİN OLARAK AÇIKLAMAKTADIR.