2010 Yılında Hazırlanan “Balyoz Davası” İddianamesinde, Dava Sınırları Aşılarak Henüz Soruşturma Aşamasında Dahi Bulunmayan “28 Şubat Süreci” Kesin Bir Hükümle Darbe Olarak Tanımlanmış, “Balyoz” Kumpas Davası İle İlişki Kurulmaya Çalışılmıştır.
FETÖ sanıkları olarak yargısı devam eden Nazlı Ilıcak, Ahmet Altan gibi gazetecilerle işbirliği içinde basın ve kamuoyu yoğun olarak manipüle edilmiş, 28 Şubat davası FETÖ üyesi savcı ve hakimlerine kumpas işbirliği içinde (Mustafa Bilgili, Kemal Çetin, Hakan Oruç, Kadriye Çatal) dayanak oluşturulmuş, “Balyoz kumpas Davası” ile ilişki kurulmaya çalışılmıştır.
Balyoz kumpas iddianamesinin 51,53 ve 54. sayfalarında Türkiye’de yaşanan darbe süreçlerinin anlatıldığı bölümde;
Denmektedir. Balyoz davasının sınırları dışında ve yargı yetkisini aşarak savcılığın böyle bir kesin kabul ve hüküm açıklaması; 28 Şubat kumpas davasının FETÖ tarafından Balyoz davası sırasında hazırlık aşamasının icraya konulduğunu, Ankara 4. Ağır Ceza Mah.nin kararında zikredildiği gibi; 28 Şubat davasının FETÖ tarafından önceden planlanıp kurgulandığı, F. Gülen ve örgüt yöneticilerinin emri ile çok amaçlı planlanıp uygulanan stratejik harekatın bir parçası olduğunu kanıtlamaktadır.
FETÖ kumpas işbirliğinin, 28 Şubat davası ile Balyoz kumpas davası arasındaki organik ilişkiyi ve işbirliğini ortaya koyan bu iddianamede; Darbe olarak anlatılan 28 Şubat sürecinde darbenin sonucu olarak; YAŞ kararlarıyla pek çok subay ve astsubayın TSK’dan ilişiğinin kesildiği, bazı dernek ve vakıfların kapatıldığı, işçi hareketleri ve sendikaların kışkırtıldığı (!), toplumsal gösteri ve yürüyüşlerin yapıldığı, çeşitli siyasi partilere mensup milletvekilinin etki altına alınarak istifa etmelerinin sağlandığı (!), medya ve kitle iletişim araçları ile psikolojik harekat teknikleri kullanılarak (!) geniş halk kitlelerinin tahrik edildiği ve daha bir çok husus sanki 28 Şubat davasına iddianame hazırlar gibi dayanaksız, belgesiz ve üstelik açılan dava kapsamının dışındaki kesin tespit ve kabullerde bulunarak, sözde Balyoz darbe teşebbüsünü hazırlayan süreç öncesini anlattığı görülmektedir.
FETÖ BALYOZ İDDİANAMESİ; 28 ŞUBAT DAVASI İLE BALYOZ KUMPAS DAVASI ARASINDAKİ ORGANİK KUMPAS İLİŞKİSİNİ VE AÇIK KUMPAS İŞBİRLİĞİNİ ORTAYA KOYAN, BASINA VE SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİNE GÖZDAĞI VEREN, DEMOKRATİK HALK HAREKETLERİNİN YARGILANACAĞI MESAJINI VEREREK VAKİ OLABİLECEK TEPKİLERİ ÖNLEMEYİ AMAÇLAYAN, TOPLUM MÜHENDİSLİĞİ YAPARAK MİLLETE YAŞAM BİÇİMİ DAYATAN VE ASLINDA DEMOKRATİK LAİK CUMHURİYET REJİMİNE KARŞI OLUŞUMLARIN ÖNÜNÜ AÇAN, 28 ŞUBAT YARGILAMASINA DAYANAK OLUŞTURUP 28 ŞUBAT DAVASININ ÖNCEDEN KURGULANMIŞ, STRATEJİK BİR PLANIN PARÇASI OLDUĞUNU GÖSTEREN EN SOMUT EN İBRET VERİCİ AÇIK DELİLİDİR.
İddianamede; tek bir belge olmadığı halde, üstelik soruşturma konusunun dışında, o dönemde çeşitli siyasi partilere mensup milletvekilinin etki altına alınarak istifa etmelerinin sağlandığı şeklinde, akıl almaz biçimde iddialar ileri sürebilmesi, FETÖ imamları ve bir dönem birlikte aynı yolda yürüdükleri siyaset işbirliğini de ortaya koyan dikkat çekici açık delilidir. Ayrıca henüz yollar ayrılmadan önce hazırlanan iddianamede, iktidara methiyeler düzen ifadeler ile bu oluşum arasında organik bağın bulunduğunun da karinesidir.
28 ŞUBAT DAVASININ; ÖNCEDEN KURGULANMIŞ, STRATEJİK BİR PLANIN PARÇASI OLDUĞUNU, FETÖ YARGISI ARASINDA ORGANİK BAĞ OLUŞTUĞUNU, BİR MERKEZDEN YÖNETİLEN VE ÖRGÜT AMAÇLARI DOĞRULTUSUNDA KURGULANDIĞINI, FETÖ BALYOZ SAVCILARI YARGILANDIKLARI DAVALARDA ZATEN AÇIKÇA İTİRAF ETMİŞLERDİR;
Yeniçağ gazetesi.com haber sitesinde yayınlanan Balyoz davası savcılarının mahkeme de verdiği ifadelerini açıklayan “BALYOZ SAVCISINDAN FETÖ İTİRAFI” başlıklı 18.05.2017 tarihli haberde (davanın duruşma tutanaklarında ve gerekçeli kararında mevcuttur) ;
(https://www.yenicaggazetesi.com.tr/balyoz-savcisindan-feto-itirafi-163814h.htm)
“Soruşturma sonucu Başsavcıvekili Önder Yaman koordinesinde cumhuriyet savcısı İsa Dalgıç tarafından hazırlanan ve mahkemeye gönderilen 111 sayfalık iddianamede, 30 yıl boyunca FETÖ yapılanması içinde yer aldığını kabul ettiğini belirten Hüseyin Kaplan’ın, Balyoz Planı Davası’nın duruşma savcılarından olduğu ve kapatılan İstanbul Özel Yetkili 10. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti ve diğer savcısı Savaş Kırbaş ile birlikte hareket ederek, örgütün amacı doğrultusunda usülsüz ve hukuka aykırı yargılama yaptığı vurgulandı.
“Şüpheli Kaplan, adliye-yargı yapılanmasına ilişkin ifadesinde şunları anlattı: ”İstanbul Adliyesinde adliye imamı diye bir yapılanma yok ancak sivil bir yargı imamı var. Bu imamın görevi İstanbul genelindedir. Çağlayan Adliyesindeki hakim savcıları ele alacak olduğunda, bunların 3-4 kişilik sohbet grupları var. Bazen sivil abiler de sohbete katılır. Bu abi bazı haberler getirir. Bu Türkiye içinden veya Amerika’dan olabilir, Sivil abi, adliyede yürümekte olan davalardan çok önemli olan olup olmadığını sorar, dosya hakkında bilgi alır, gerektiğinde gazetede haber yaptırırdı…
iddianamede, şüphelinin de konumu ve örgüt adına gerçekleştirdiği eylemler ile anılan örgütün adeta silah olarak kullandığı, yargı yapılanmasının en mahrem sınıfı olan özel yetkili mahkemelere Cumhuriyet Savcısı olarak yerleştirildiği vurgulanarak, “Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs”, “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni ortadan kaldırmaya teşebbüs” ve “TBMM’yi ortadan kaldırmaya teşebbüs” ile “Silahlı terör örgütü üyeliği” suçlarından 3 kez ağırlaştırılmış müebbet ve 15 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılması talep edildi.” Denmektedir.
FETÖ üyesi’ olduğu iddiasıyla meslekten ihraç edilen “Balyoz Planı” davasının eski savcılarından SAVAŞ KIRBAŞ, “silahlı terör örgütüne üye olmak” suçundan 10 yıl hapis cezasına mahkum edilmiştir. FETÖ 15 Temmuz darbe girişimi sonrası yürütülen soruşturma kapsamında tutuklu yargılanan ve meslekten ihraç edilen Savaş Kırbaş ile birlikte hareket ederek, örgütün amacı doğrultusunda usülsüz ve hukuka aykırı yargılama yaptığı belirlenen “Balyoz Planı” davası savcılarından HÜSEYİN KAPLAN hakkında ise, cumhuriyet savcısı, “silahlı terör örgütüne üye olmak” suçundan 7 yıl 6 aydan 15 yıla kadar hapisle cezalandırılmasını talep etmiştir.
SONUÇ OLARAK:
28 Şubat davasının henüz soruşturma aşamasının dahi başlatılmadığı dönemde, 28 Şubat sürecini iddianamesinde “DARBE” olarak tanımlayarak, davanın planlama ve hazırlık aşamasını sürdüren, Balyoz Planı Davası’nın duruşma savcılarından olan Hüseyin Kaplan’ın, kapatılan İstanbul Özel Yetkili 10. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti ve diğer savcısı Savaş Kırbaş ile birlikte hareket ederek, örgütün amacı doğrultusunda usülsüz ve hukuka aykırı yargılama yaptığını itiraf etmesi ve bu nedenle hüküm giymesi, 28 Şubat davasının da FETÖ tarafından önceden planlanıp kurgulandığını, F.Gülen ve örgüt yöneticilerinin emri ile çok amaçlı planlanıp uygulanan stratejik harekatın bir parçası olduğunu kanıtlamaktadır.