28 Şubat Dönemi Yüksek Askeri Şura (YAŞ) Kararları

Basında ve kasıtlı çevrelerde,  28 Şubat 1997 döneminde on binlerce personelin TSK dan ihraç edildiği, bu kişilerin dindar yapıya sahip ve /veya eşi tesettürlü personel olduğu algısı özellikle yayılmaya ve bu söylem üzerinden siyasi rant elde edilmeye çalışılmaktadır. Öncelikle 28 Şubat döneminde on binlerce TSK personelinin TSK dan ilişiğinin kesildiği açık ve kesin bir yalandır. 1996-1999 yılları arasında toplam 746 Personelin TSK dan ilişiği kesilmiştir. Bu kişilerin YAŞ dosyalarının istisnasız tamamında, TSK mevzuatı ve kanunlara aykırı olan ve TSK dan ilişiğinin kesilmesini gerektiren  bir cemaat, tarikat ilişkisi ya da iltisakı, siyasi faaliyeti, siyasi ya da dini propagandası ve diğer disipline aykırı işlem ve eylemlerine ilişkin tespitlerin bulunduğu açıkça yer almaktadır. Ancak iddianame savcısı FETÖ zanlısı Mustafa Bilgili ve Gerekçeli Kararında Mahkeme heyeti bu gerçeği kasıtla gizlemiştir. Sitemizin diğer kısımlarında detaylarıyla açıklanan bir husus da kısaca belirtmekte fayda vardır. TSK dan ilişiği kesilen 746 personelden 243 personel F.GÜLEN TARİKATINA MENSUP olduğu gerekçesiyle TSK dan ilişiği kesilmiştir. 243 kişiden 72’si davada halen müşteki olarak katılmışlardır. Bu kişiler hakkında suç duyurunda bulunulmuştur.

Bu kısımda;  Dava ek klasörlerinde bulunan YAŞ dosyalarında yer alan 1996-1999 yılları arasında TSK dan ilişiği kesilen personel listesi ve gerekçesi çizelgeler halinde ve aşağıdaki başlıklar altında yer almaktadır

1996, 1997, 1998, 1999 yıllarında Yüksek Askeri Şura ile TSK’dan resen ihraç edilen subayların ve astsubayların adedi bilgisi ve nedenleri listesi:

YAŞ Tarihlerine göre TSK’dan resen ihraç edilenlerin listesi: 

28 Şubat iddianamesi asker müştekilerinden TSK’dan F.GÜLEN cemaati örgüt ilişkisi nedeniyle ihraç edilenler listesi:


Not 2. 1996, 1997, 1998 ve 1999 yılları Yüksek Askeri Şura ile atılanların atılma gerekçeleri ve bilgileri iddianame ek 94, 95, 96 ve 97nci klasörlerde mevcuttur.


TSK dan ihraç edilen personelin, muhtemel bir darbeye karşı çıkacak dindar yapıya sahip ve /veya eşi tesettürlü personel olduğu,  F.GÜLEN tarikatı  ile mücadele edilmediği yönündeki  asılsız iddialara ve algıya ilişkin detaylı açıklamalar somut rakamsal ve hukuksal  gerçekler diğer kısımlarda detayları ile açıklandığından bu kısımda sadece, listelere ve kısaca mevzuata yer verilmiştir.

926 Sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununun 50. ve 94. maddeleri Subay ve Astsubayların Kadrosuzluk, yetersizlik, disiplinsizlik veya ahlaki durum veya bentlerinde sayılan suçlardan hükümlülük nedeni ile TSK’dan ayırma işlemini düzenlemiş ve bu konularda bu idari yetkiyi Genelkurmay Başkanının değerlendirmesine bırakarak TSK dan ayırma işleminin Yüksek Askeri Şura tarafından yapılacağını hükme bağlamıştır. Belirtilen kanun hükmüyle tanınan idari yetki ve takdir hakkı mahkemenin yok sayıp suç isnat edebileceği bir husus asla değildir. Gerekçeli kararda ve iddianamede, TSK’dan ayırma işlemlerinin, Yüksek Askeri Şura kanalıyla yapılması bir suç olarak gösterilmiş ve atılı suçla ilişkilendirilmeye çalışılmıştır. YAŞ kararlarının Batı Çalışma Grubu ile hiçbir ilişkisi olmadığı gibi, gerekçeli kararda bu yönde bir delil de ortaya konamamıştır. Bu iddia ancak mahkemenin kastı, hukuk ve yasa tanımazlığı ile izah edilebilir.

TSK’dan somut ve hukuki delil olmadan atıldığı iddia edilen şahısların YAŞ dosyalarında (Dava klasör 94, 95, 96, 97), TSK istihbarat ve Emniyet istihbarat üniteleri ile MİT Müsteşarlığının mevzuata uygun kayıtlı tespitleri, araştırma sonuçları yazılıdır. Bu şahıslar hakkında, dava dosyasında bulunan YAŞ dosyalarının istisnasız tamamında, bu kişilerin bir cemaat, tarikat ilişkisi ya da iltisakı, siyasi faaliyeti, siyasi ya da dini propagandası ve diğer disipline aykırı işlem ve eylemlerine ilişkin tespitlerin bulunduğu açıkça yer almaktadır. Bu tespitlerin yapılmış olması mevzuat gereğince yeterlidir.

   Yüksek Askeri Şura, kuruluşunu ve kullandığı devlet yetkisini anayasadan almaktadır. Mahkeme, Anayasal bir kurum olan Yüksek Askeri Şuranın milli güvenlik siyaseti ve mevzuat doğrultusunda aldığı idari kararları, alınan kararların isabetini / yerindeliğini konu ederek, üstelik sivil (siyasi) üyelerini muaf tutmak suretiyle Ceza Hukuku bakından inceleme yetkisine sahip değildir.  Ayrıca YAŞ kararları anayasa gereği   Cumhurbaşkanı tarafından onaylanır. Cumhurbaşkanının onayı,  Başbakan ve Milli Savunma Bakanının imzaları ile  yani siyasi iradenin kararı ile icra edilmiştir. Bu aşmada. siyasi nitelik de kazanan kararın yürütme sorumluluğu ise Milli savunma Bakanındadır.

 Dönemin YAŞ kararları, şura üyelerin tamamının yani siyasi iradenin / Başbakan ve Milli Savunma Bakanının da katıldığı OY BİRLİĞİ İLE ALINMIŞ VE CUMHURBAŞKANINCA ONAYLANMIŞ KARARLARDIR. YAŞ kararları, bu yönüyle de siyasi kararlardır. Ancak mahkeme dosyada bulunan ve aşağıda sunulan BAŞBAKAN NECMETTİN ERBAKAN TARAFINDAN İMZALANMIŞ VE İDDİA EDİLDİĞİNİN AKSİNE ŞERH DÜŞÜLMEYEREK OY BİRLİĞİ İLE ALINMIŞ  10 Aralık 1996 ve 26 Mayıs 1997  tarihli YAŞ kararları  ile bu kararları dayanak alan  97-47065  sayılı üç imzalı  icra/yürütme kararını gerekçeli kararında gizlemiştir (Kls. 264 s. 147, 258, 524)