FETÖ/PDY’nin Terör Örgütü Niteliği ve Bu Kapsamda Yargı ve Emniyet Gücünün Kullanılması Konusunda Yargı Kararı.

Yargıtay 10.Ceza Dairesi’nin içtihadını değerlendiren mahkeme heyetinin,  soruşturma ve kovuşturma aşamasında görev alan ve belgelerde ismi bulunan bu kişiler (FETÖ ÜYELERİ) hakkında dava dosyasındaki imzalarının bulunduğu belgeleri örgüt faaliyeti kapsamında düzenlendiğine dair haklarında FETÖ terör örgütü üyeliğinden açılan iddianamelerin incelenmesinde bir iddia olmadığı, yani bu konuda açılan bir davanın olmadığı, bu durumun tek başına hüküm tarihi itibariyle Yargıtay içtihadı  da göz önüne alınarak adı geçen kişilerin yaptıkları tüm işlemlerin geçersizliği sonucunun çıkartılamayacağını anlayan (!) ve bu nedenle 28 Şubat Kumpas davasının bir FETÖ kumpası olamayacağı kararına varan MAHKEMENİN, GÖZ ARDI EDEREK HİÇ DEĞİNMEDİĞİ, FETÖ YARGI ÜYELERİNİN YARGI KARARLARI İLE TESPİT EDİLMİŞ NİTELİĞİ, CEBİR VE ŞİDDET UNSURU OLARAK YARGI VE EMNİYET GÜCÜNÜN NASIL KULLANIDIĞI, FETÖ ÖZEL YETKİLİ MAHKEMELERİNİN, ÖRGÜTÜN ELİNDE TÜM TOPLUMU DİZAYN EDECEK BİR SİLAHA NASIL DÖNÜŞTÜRÜLDÜĞÜNÜ, YARGI KARARLARI İLE AÇIKLAMAKTA YARAR GÖRÜYORUZ;

 

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/10142 Esas Numaralı  FETÖ  üyeliğinden açılmış İddianamede  örgüt faaliyetleri kapsamında yargı ve kolluk mensuplarının rolü ve görevi aşağıdaki şekilde açıklanmıştır (syf.14, 17). Bu tespitler her FETÖ davasında aynen tekrar edilip verilen somut yargı kararları ile teyit ve tespit edilmiştir;

FETÖ’NÜN NİTELİĞİ, CEBİR VE ŞİDDET UNSURU OLARAK YARGI VE EMNİYET GÜCÜNÜN KULLANILMASI  başlığı altında;

“3,2. FETÖ/PDY’NİN TERÖR ÖRGÜTÜ NİTELİĞİ FETÖ/ PDY cebir, şiddet ve diğer hukuk dışı yöntemleri kullanarak devlet otoritesini baskı altına almayı, zaafa uğratmayı, yönlendirmeyi, alternatif bir otorite olarak ortaya çıkmayı, devlet otoritesini ele geçirmeyi, sonuç olarak demokratik ve sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’ni sona erdirerek yerine örgüt lideri GÜLEN’in kendi doktrinlerine göre saptırılmış şer’i yasaların hakim olduğu teokratik bir devlet kurmayı hedefleyen bir suç örgütüdür.

 

Hedefine ulaşabilmek için hayatın olağan akışı içerisinde beraber hareket etmeleri mümkün olmayan; -Kanunlarımıza göre silahlı, zor kullanma ve yaptırım uygulama yetkisine sahip ve mesleki hiyerarşi içerisinde görev yapan kamu çalışanlarını ve devlet memurlarını, -Diğer üst düzey çalışan veya emekli olmuş kamu görevlilerini, – Bürokratlar, Gazeteci, Yazar ve Akademisyenleri, -Sivil Toplum Kuruluşları mensuplarını aynı amaç etrafında faaliyet gösterecek şekilde bünyesinde barındırmış, süreklilik arz eden gizli ve hiyerarşik bir yapılanma  içerisine girmiştir.

 

“Örgütün belirli bir ideolojisi, mensuplarının hücresel şekilde birbirleriyle bağlantıları, aralarında rapor ve talimat alışverişi bulunmaktadır. Alttan yukarıya doğru rapor, yukarıdan aşağıya doğru talimat verilmektedir”

 

“Devlet kadrolarında etkin hale geldiği dönemdeki uygulamalarıyla, kişilere karşı kamu gücünü hukuk dışında örgütsel amaçlar için cebren uygulamıştır. Devlet kurumlarını birbirine düşman hale getirmiş, bu örgüt üyesi olan olmayan ayrımına gitmiştir. Bu cebir ve şiddet sonucu bir çok kişinin ölümüne, sakat kalmasına, hastalanmasına ve intiharına neden olmuştur. Birçok kişi örgüt mensuplarının sızmış olduğu emniyet ve yargı gücünün tehdidi ve baskısı altına alınmış, kişi güvenliği ortadan kaldırılmıştır”

 

“Dini unsurları temel alarak hareket ettiğini iddia eden FETÖ’nün dini değerler değişmezken, zamana ve şartlara göre kendisini değiştirmesi, ülkesi ve devleti ile barışık olması beklenirken devleti kendisine hasım ve karşı cephe olarak görmesi, tüm yapısıyla açık ve şeffaf olması gerekirken bir istihbarat örgütü gibi “kod isimler, özel haberleşme kanalları, kaynağı bilinmeyen paralar” kullanması, yönetim kadrosunun faaliyetlerini yurt dışından idare etmesi ve Türkiye’ye gelmekten imtina etmesi, hasımlarını saf dışı etmek için her türlü baskı, şantaj ve yasa dışı faaliyeti kullanması, çeşitli yabancı misyon temsilcileriyle mahiyeti bilinmeyen görüşmelerde bulunması, diğer terör örgütleriyle temas kurması ve onlara istihbarat, lojistik, eylem tarzı türü destek sağlaması, söz konusu yapının casusluk faaliyetlerini de kapsayan organize bir terör örgütü olduğunu ortaya koyan unsurlardır.”

 

“Terör örgütünün son dönemlerdeki faaliyetleri incelendiğinde, örgütün Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin tüm anayasal kurumlarını (yasama, yürütme, yargı erklerini) ele geçirmek olan nihai hedefine ulaşabilecek gücü elde ettiğine inandığı, bu özgüvenle nihai hedefe ulaşmaya yönelik eylemlerini arttırdığı, Nihai hedefe ulaşmak için başlatılan son sürecin kamuoyunda Ergenekon, Balyoz, Poyrazköy, İzmir Askeri Casusluk, Taşhiye, Selam Tevhid, MİT Tırları ve 17-25 Aralık isimleriyle bilinen kurgu ve kumpas soruşturmalarla başlatıldığı,”