28 Şubat davası: Haksız 21 Müebbet
Orhan Uğuroğlu – Yeniçağ
28 Şubat Davasının 24. Yılında 21 askere “müebbet hapis” veren Ankara 5. Ağır ceza mahkemesinin binlerce sayfalık gerekçeli kararında okudum, 765 Sayılı eski Türk Ceza Kanunun 147. Maddesine göre askerlere “müebbet hapis” cezası verilmiş.
– “Türkiye Cumhuriyeti İcra Vekilleri Heyetini cebren ıskat veya vazife görmekten cebren menedenlerle bunları teşvik eyleyenlere ağırlaştırılmış müebbet ağır hapis cezası hükmolunur.”
Cebren yani: “Güç kullanarak, zorla, zora başvurarak.”
Mahkemenin sadece şu eylemi “cebren” sayılabilir:
4 Şubat 1997’de tankların Sincan’da yürütülmesi.
Bu tarihte tank tabur komutanı E. Tuğgeneral Namık Kemal Çalışkan’ın Yeniçağ’a yaptığı açıklama ve hukukçuların görüşleri davanın seyrini değiştirecektir. Haberi okumanızı öneriyorum.
***
Ayrıca 21 Askerin “müebbet hapse” mahkum edilmesinin bazı gerekçelerini değerlendireyim:
– Mahkemenin delili: “10-11 Haziran 1997 tarihlerinde Genelkurmay Başkanlığı karargâhında yapılan brifingler.”
Dönemin Adalet Bakanı Şevket Kazan ‘Refah Gerçeği’ kitabının 3. Cildinin 495. Sayfasında ‘Refah Yol hükümeti, 31 Mayıs’ta erken seçim kararı aldı’ diye yazdı.
Soruyorum: 10-11 gün sonra brifing yapılırsa darbe mi olur?
– Mahkemenin delili: “Tansu Çiller’in eski danışmanı Şükrü Karaca’nın beyanı: “Bir Teğmenin Başbakan Erbakan’ı tokatlayacağı iddiası.”
Bu darbe iması değil, Temel fıkrası olur ancak…
– Mahkemenin delili: “Erbakan’ın özel danışmanı tanık İlnur Çevik’in, ‘Askerler aczimendileri askeri cemselerle götürdü’ iddiası.”
Yalanın kuyruklusu budur. Çünkü polis araçlarıyla götürülmelerinin videosu tüm TV kanallarında yayınlandı.
– Mahkemenin delili: “Mehmet Ali Birand’ın hazırlamış olduğu “Son Darbe 28 Şubat” adlı kitabındaki beyanı.”
Mahkemeye tanık olarak katılan dönemin İçişleri Bakanı Meral Akşener, “Müfteri, alçak ve şerefsiz” diye yalanladı.
– Mahkemenin delili: “Rauf Denktaş’ın yemeğine katılan Kara Kuvvetleri Komutanı Hikmet Koksal, irticai faaliyetlerden yakınarak “DYP’nin RP’den farklı olmadığı” görüşünü dile getirir.”
Hikmet Köksal mahkemede yalanladı, ki dediyse bile “İrticadan yakınmak” darbe delili midir?
– Mahkemenin delili: “Ertuğrul Özkök’ün, ‘Asker huzursuz, bu defa işi silahsız kuvvetler halletsin’ yazısı.”
Askeri darbeyi reddeden dünyanın en komik darbe iddiasıdır.
– Mahkemenin delili: “Erol Özkasnak’ın, Post-modern darbe beyanı.”
Aslında 28 Şubat 1997’den 4 yıl sonra 2001 yılındaki bu ifadenin kaynağı gazeteciler Türker Alkan ve Cengiz Çandar’ın, ‘Post-modern darbe’ sözlerine atıfta bulunulmasıdır.
– Mahkemenin delili: “Çevik Bir’in, ‘Demokrasiye Balans Ayarı’ sözü…”
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Annan’ın, “TSK Türk demokrasisi açısından bir balanstır” sözü çarpıtılarak Bir’e mal edilmiştir.
– Mahkemenin delili: “Adalet Bakanı mağdur Şevket Kazan’ın 1996 yılı Aralık ayı Milli Güvenlik Kurulu toplantısında ‘TSK yetkililerinin birinci tehdit irtica olsun’ diye baskı yaptığı…”
Kazan MGK üyesi dahi değildir ve yalandır.
– Mahkemenin delili: “TÜRK-İŞ, TESK, DİSK, TOBB ve TİSK ortak basın açıklaması.”
Dünya yargı tarihine geçmesi gereken “Basın açıklaması ile darbe” yapılacak iddiası ancak TSK değil “STK Darbesi” olabilir.
– Mahkemenin delili: “Katılan Tansu Çiller’in, ‘Şunu bilin ki bir tankın üstünde toplarla geçmesi cebir değilse hiçbir şey değildir. Eğer bir Cumhurbaşkanının Başbakanı çağırarak darbe geliyor bak asker ayakta demesi bir şiddet ve cebir değilse başka siyasi bir cebir zaten yoktur’ sözleri.”
Çiller’in tank tanımı ancak Cem Yılmaz’a senaryo olur.
– Mahkemenin delili: “Çiller’in MGK toplantısını anlatırken, ‘Sözel olarak cebir ve şiddet yoksa dahi askerler jest ve mimik yaptılar’ sözü.”
Çiller, dünya hukuk tarihine de “Jest ve mimik ile darbe” kavramı kazandırdı. Mahkeme de ciddiye alıp delil saydı…
***
Eski Başbakan merhum Mesut Yılmaz’ın mahkemeye bizzat katılıp verdiği ifadesindeki şu sözleri tarihi niteliktedir.
– “Muhatap olduğum hiçbir genelkurmay başkanımızın hiçbir komutanımızın hükümeti devirmek için bir örgüt kurmak bir cunta kurmak veya Türk siyasetine yön vermek için uğraş içinde olduğuna tanık olmadım,
– Hiçbir zaman böyle anti demokratik eğilim içinde görmediğim, her zaman demokrasiye bağlılıklarına şahit olduğum ve ülkeye bu kadar hizmet etmiş değerli komutanların sanık oldukları davada tanıklık yapmaktan hicap duyuyorum.”
Yılmaz, katılan bir avukatın, “Türbanın kamu kurumlarında kullanılması” sorusuna da şu yanıtı verdi:
– “İyi de bunun için niye bu sanıkları suçluyorsunuz? Yasaları askerler mi çıkarıyor? Yasaları meclis çıkarır. Bunun sorumlusu varsa siyasetçiler olarak biziz, askerlere değil bize sormanız lazım.”