Sahteliği Bilirkişi Raporlarıyla Kanıtlanmasına ve Anayasa Mahkemesi ile Yüksek Yargı Kararlarına Rağmen, Sahte Dijital Delil 5 No’lu CD, Gerekçeli Karara Dayanak Alınarak, Hukuk Dışı Mahkumiyet Hükmü Kurulmuştur.

Fetullah tarikatı iltisakı nedeniyle TSK dan uzaklaştırılmış TAMER TATAR tarafından FETÖ zanlısı savcılara elden teslim edilen,  manipüle edilmiş,   ekleme-çıkartma yapılmış,  içinde henüz piyasada bulunmayan program ile oluşturmuş ve hiç bir kurum tarafından teyit edilmemiş dosyalar bulunan, hukuka aykırı elde edilmiş, bilirkişi (ODTÜ) ve uzman raporlarıyla hukuki delil niteliği taşımadığı tespit edilen 5 NOLU CD/DVD nin ve içinde yer alan sahte belgelerin karara esas alınması hukuk dışıdır.  (Sahte-uydurulmuş belgeler sitemizin diğer başlıklarında açıklanmaktadır)

  • CD5’i teslim eden Tamer Tatar ve CD5’in bilirkişi incelemesini yapan ODTÜ üyelerinin huzurda dinlenmesi ve Genelkurmay Başkanlığı bilgisayarlarında kök araştırması yapılması taleplerinin reddedilmesi delillerin değerlendirilmesi ve savunma haklarının etkin olarak kullanılmasını önlemiş ve sanıkların aleyhine hüküm kurulmasına neden olmuştur.
  • Ankara Özel Yetkili 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin, “CD5’in” Tamer TATAR tarafından elde edilmesine yönelik olarak, Genelkurmay Başkanlığı’nca soruşturma açılmasına yönelik talebi doğrultusunda; Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ”nın Anayasal Suçlar Savcılığınca yürütülen soruşturmanın akıbeti beklenmeden delil olarak kabul edip hüküm verilmiştir.
  • CD5’in Tamer Tatar tarafından İstanbul Cumhuriyet Savcısı Fikret SEÇEN’e teslim edildiğinde adli imaj kopyası alınmadan, delil orijinalliği muhafaza edilmeden Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir.
  • Ankara Cumhuriyet Savcılığı tarafından da, kanunen delil niteliği bozulmuş olsa bile İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın göndermiş olduğu CD5’in adli imaj kopyasını alarak, bu kopya üzerinden bilirkişi incelemesi ve soruşturma delillerini oluşturması gerekirken asıl CD5 üzerinden bütün işlemleri yaparak delil zincirini bozmuştur.
  • CD5’i gönderen meçhul kişinin tespitine yönelik bir soruşturma yapılmasından kaçınılması, CD5’i telim eden, Tamer Tatar, teslim alan Fikret Seçen, Zekeriya Öz ile üzerinde işlem yapan, Mustafa Bilgili, Kemal Çetin ve TÜBİTAK çözümlemesini yapan, Ünal TATAR, Yakup KORKMAZ ve Cihat YILDIZ ve Muharrem Köse adlı kişilerin somut olarak mahkeme kararı ile ortaya çıkmış olan FETÖ ile olan ilişkileri ve CD5’in boş olarak kendilerine teslim edilen, Mahmut KISKACI, Hüseyin ALAÇAM adlı şahısların yukarıdaki kişiler ve FETÖ ile  olası iltisakları dikkate alınmamıştır.
  • Gerekçeli kararda belirtilen şekli ile sanki sadece sanıklardan ele geçirilen dijital materyallerin adli imaj kopyasının alınması gerektiğine dair değerlendirme, CMK, TCK, Anayasa ve Yargıtay İçtihatlarına aykırıdır.
  • Genelkurmay Başkanlığı’nın 25 Aralık 2012 gün ve MEBS:9160-51525-12/Bil. Sis. D.Bil. Sis. İşlt. Ş.6451378 sayılı resmi yazı ile belirtmiş olduğu CD5’in Genelkurmay Başkanlığı Karargâhına ait olmadığına” dair resmi belgesine rağmen CD5’in Genelkurmay Başkanlığına aitmiş gibi delil olarak kabul edip hüküm kurmuştur.
  • Gerekçeli kararda (syf.3448), bilirkişi raporlarının aksine ve rapor çarpıtılarak ; “CD5’in 25.05.2007 tarihinde saat 14.54’e oluşturulduğu, CD 5’in TEK SEFERDE YAZILDIĞI, İLK YAZMADAN SONRA EKLEME ÇIKARMA YAPILMADIĞI ve yazma işleminin Nero Buming Rom CD yazma uygulamasının 7.8.5.0 sürümü kullanılarak yapıldığı tespit edilmiş olmakla;  bu CD yer alan bilgi ve belgelerde üç raporun birbirini teyit etmesi nedeniyle 25.05.2007 tarihinden sonra “DEĞİŞİKLİK YAPILMADIĞI MAHKEMEMİZCE KABUL EDİLMİŞTİR “  tespiti ile birlikte hukuki delil niteliği taşımayan manipüle edilmiş CD5/DWD karara esas alınmıştır. 

ANCAK ATILI SUÇUN TARİHİ 1997 OLUP BU TARİHTEN İTİBAREN DOSYALAR ÜZERİNDE DEFATEN DEĞİŞİKLİK VE MANİPÜLASYONLAR YAPILDIĞINA DAİR BİLİRKİŞİ  (ODTÜ) VE UZMAN (TUNCAY BEŞİKÇİ,) RAPORLARINDA AŞAĞIDAKİ TESPİTLER YER ALMAKTADIR; 

  • Delil CD’sinin ilk aşamada CMK.nın 134. ve diğer yönetmelik ve uluslararası standartlara aykırı olarak, HUKUKİ DELİL NİTELİĞİ OLUŞTURACAK VE MAHKEMELERCE KABUL EDİLEBİLİR ŞEKİLDE ELDE EDİLMEDİĞİ,
  • Olay yeri incelemesi yapılıp, CD’nin bulunduğu ortamdaki diğer dijital deliller incelenip delil bütünlüğünü sağlayacak şekilde TUTANAK ALTINA ALINMADAN, CD’den çıkan dosyalardaki üstveri bilgilerinin tek başlarına güvenilir olamayacağı,
  • Dosyaların oluşturulduğu bilgisayar tarihleri doğru kabul edildiğinde, içeriklerinde “Gizli” ve “Özel” ibareleri bulunan ve Genelkurmay’ın çeşitli birimlerine ait olduğu anlaşılan çok sayıda askeri içerikli dosya 1996 VE 2000 YILLARI ARASINDA, İSİMLERİ ASKERİ ŞUBE VE SANIKLAR İLE İLGİLİ ÇOK SAYIDA BİLGİSAYAR VE KULLANICI TARAFINDAN AÇILIP ÜZERİNDE ÇALIŞILDIKTAN SONRA KAYIT EDİLDİĞİ,
  • Eylül ve Ekim 2000 tarihlerinde dosyaların gruplandırma ve tasnif işlemine tabi tutulduğu ve bu işlemin 15 Ekim 2000 tarihine kadar devam ettiği,
  • 21 EKİM 2000 TARİHİNDE “ANDIÇ” ADLI DOSYANIN BASINDA YAYINLANDIĞI, CD’NİN (BİLGİSAYARINN AYARLI OLDUĞU) KAYIT TARİHİ OLAN 25 MAYIS 2007 TARİHİNDEN HEMEN ÖNCE, 14,15,16 VE 24 MAYIS 2007 TARİHLERİNDE ÇOK SAYIDA BELGENİN SAYFA SAYFA TARANARAK DİJİTAL ORTAMA AKTARILDIĞI VE 1996-2002 YILLARI ARASINDA KAYIT EDİLEN DİĞER DOKÜMANLARLA BİRLİKTE CD’YE KAYIT EDİLDİĞİ,
  • CD’de bulunan dosyalara ait tüm tarih bilgilerinin kayıt edildikleri bilgisayardan alındığı ve bilgisayar adli imajları olmadan dosya tarihlere kesin olarak itibar edilemeyeceği,
  • DELİL CD’SİNİN BİLİNMEYEN BİR YERDEN KARGO İLE GELMESİ, DOSYALARDAN BİRİNİN TASNİF İŞLEMİNİN HEMEN ARDINDAN BASINDA YAYINLANMASI,
  • ‘A’, ‘XX’ VE ‘X’ GİBİ BİLİNMEYEN KULLANICI VE BİLGİSAYAR ADLARI İLE KAYIT EDİLEN DOSYALARIN VARLIĞI VE SON DOSYA İŞLEMİ İLE CD’NİN KAYDI ARASINDA GEÇEN YAKLAŞIK 5 YILLIK SÜRENİN CD’DEKİ DOSYALARIN GÜVENİLİRLİĞİNE DAİR SON DERECE ŞÜPHE OLUŞTURDUĞU”,
  • 1994-1995-1996 ve 1999 yıllarında kullanımda olmayan, yani henüz piyasa sürülmemiş olan Word programı ile dosyalar oluşturulduğu  TESPİT EDİLMİŞTİR.

ANCAK BİLİRKİŞİ (ODTÜ) VE UZMAN (TUNCAY BEŞİKÇİ)  RAPORLARI MAHKEME TARAFINDAN DİKKATE ALINMAMIŞTIR.  5 NOLU CD/DWD BÜTÜN BU SAYILAN NEDENLERLE HUKUKİ DELİL NİTELİĞİ TAŞIMADIĞI GİBİ,  KUMPASIN AÇIK DELİLİDİR.

Gerekçeli kararda (syf.3449); “CD5’in sanıklardan elde edilmediği, tarafların ibraz ettikleri delil niteliğinde bulunduğu, her delilin sonunda belirtildiği üzere bu CD5′ te yer alan bazı belgelerin davanın diğer müştekilerince de ibraz edilen CD’lerde de bulunduğu ve CMK’nın 134. Maddesi gereğince taraflarca delil serbestisi kapsamında ibraz edilen CD’nin imajının alınmasının gerekmediği anlaşılmış ve kabul edilmiştir.  Bu delillerin doğruluğu, belge asılları süreleri dolduğu için imha edilmeleri sebebiyle kurumlarınca teyit edilemediği ancak imha tutanakları gönderilerek konu, tarih, gizlilik derecesi, sayı ve ara numaraları ile aynı belgeler olduğunun tespit edildiği, zira olmayan belgenin imhasının mümkün olmadığı, CD5’ten elde edilen belgeleri düzenleyen Genelkurmayda çalışan belgeyi düzenlemeye görevli ve yetkili kişilerin belgeyi kendilerinin düzenlediği yönündeki hukuken geçerli beyanları, imza bloğunda adı veya imzası olanlar tarafından doğrulanan belgeler, birden fazla müşteki tarafından ibraz edilen belgeler, yine resmi kurumlar olan Genelkurmay Başkanlığından, MGK Sekreterliğinden, Yüksek Öğretim Kurumu’nda, TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonundan gönderilen belgeler, CD de yer alan sanıkların da bizzat ibraz ettikleri belgeler doğruluğu teyit edilmiş olup her delil yönünden bu husus delin sonuna yazılmış ve hükme esas alınmıştır”.  Değerlendirmesi yapılmıştır.

Ancak, mahkemenin somutlaştırmadan genel ifadelerle geçiştirdiği bu değerlendirmenin gerçeği yansıtmadığı ve imha tutanaklarının sahte/uydurulmuş olduğu, CD 5 /DWD içindeki sözde belgeleri teyit eden evrak imha bilgilerine sahip olmadığı, sanıkların CD5 içindeki sözde belgeleri teyit eden tek bir belge dahi ibraz etmedikleri, belgeyi kendilerinin hazırladığı ifade edilen sivil memurların Fetullah İslamcı Terör Örgütü zanlısı savcı Bilgili’nin  baskı, tehdit ve korkutma ile  ifadelerini aldığı sivil memurlardan Ömer ÖZKAN ve Serhat ALTAY’ın 78.celsede, Recep DURLANIK’ın ise 79. Celsede  mahkemede verdikleri ifadeleri ile ortaya çıktığı,  hiçbir sözde belge üzerinde sanıkların ıslak imzalarının bulunmadığı, kurumlardan gönderilen hiçbir belgenin CD 5 içinde bulunan sözde belgeleri teyit etmediği, diğer başlıklarda belgesiyle açıklanmıştır.  Ayrıca, davanın delili olmasının aksine,  Fetullah İslamcı Terör Örgütü kumpasın bizzat belgesi olan CD 5 /DWD de  manipüle edilmiş ekleme-çıkarmaların bulunduğu,  şüpheli belgelerin tespit edildiği, belgelerin oluşturulduğu tarihte henüz piyasaya sürülmemiş WORD programı sürümü ile hazırlanmış belgelerin bulunduğu, belgelerin tek seferde yazılma tarihi olan 25.05.2007 saat 14.54’ün gerçek yazılma tarihi (real time) olduğunun tespitinin mümkün olmadığı,  bilgisayarın bu tarihe ayarlanmasının mümkün olduğu gibi daha bir çok teknik husus belirtilerek,  CMK ya uygun elde edilmemiş, olay yeri incelemesi yapılmamış, kayıt edilen bilgisayarın imajı alınmamış delil bütünlüğünü sağlayacak şekilde tutanak altına alınmamış CD 5/DWD nin  hukuki delil niteliği taşımadığı   bilirkişi raporları ile ortaya çıkmıştır.

Müştekilerce ibraz edilen belgelerin, kök araştırması yapılmadan, hukuka uygun elde edilip edilmediği araştırılmadan delil olarak kabul edilmesi ve bunun üzerinden hüküm kurulması delil serbestisi kapsamında değerlendirilemez. 

Belgelerin bir kısmının korku, tehdit ve baskı ortamında bazı şüpheli ve tanıklara kabul ettirilmiş, bu konuda Ankara Özel Yetkili 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin suç duyurusu mahkeme tarafından dikkate alınmamış, bu şahısların mahkeme huzurunda bu yönde verdiği ifadeleri gerekçeli kararda yer bulmamıştır. 

  • Bilirkişi raporunda (G.K. 3414,3423,3426-28) yer alan, ancak gerekçeli kararda hiç söz edilmeyen önemli bir husus ise;  Dosyaların 1994-1995-1996 ve 1999 yıllarında kullanımda olmayan, yani henüz piyasada bulunmayan  Microsoft Word 8.0 ve 9.0 sürümleri  ile oluşturulduğudur.  Bilirkişi raporunun ilgili bölümü aşağıdadır, 

 

  • Bir diğer husus ise;  29 dokümanın şüpheli üst veri bilgisine sahip olduğunun bilirkişi raporu ile tespit edilmesidir. Bu dokümanlar içinde sahteliğini diğer başlıklarda açıkça kanıtladığımız 27 Mayıs 1997 tarihli sözde Batı Eylem Planı da bulunmaktadır.  Bilirkişi raporunun ilgili bölümü aşağıdadır,

 

MAHKEMENİN, CD5/DVD’NİN 25.5.2007 TARİHİNDE OLUŞTURULDUĞU, BU TARİHİNDEN SONRA DEĞİŞİKLİK YAPILMADIĞI, KOLLUK VE ADLİ MAKAMLAR ELİNDE DEĞİŞTİRİLMEDİĞİ KABULÜ BİLİRKİŞİ RAPORLARINA VE GERÇEĞE AYKIRI OLUP SAPTIRMADIR

Mahkeme, bilirkişi raporlarında belirtilen  CD 5 / DWD nin “BİLGİSAYAR SAATİ OLAN 25.05.2007 14:54 tarihinde oluşturulduğu ve bu tarihten sonra değişiklik yapılmadığı  tespitini çarpıtarak, bu tarihin “bilgisayarın ayarlandığı tarih” olduğunu gizleyip,  gerçek  tarih (real time)  olduğu izlenimi yaratmış ve bu tarihten sonra kolluk ve adli makamlarca hiçbir değişiklik yapılmadığını hukuka ve bilirkişi raporlarına aykırı olarak kabul etmiştir. BU NEDENLE, MAHKEMENİN GERÇEK DIŞI BU KABULE DAYANARAK VERDİĞİ BÜTÜN KARARLARI HUKUK DIŞIDIR. 

Mahkeme gerekçeli kararın değerlendirme bölümü olan 3441. Sayfasında;

 

CD5’in 25/05/2007 tarihinde saat 14:54’e oluşturulduğu, CD5’in TEK SEFERDE YAZILDIĞI, İLK YAZMADAN SONRA EKLEME ÇIKARMA YAPILMADIĞI ve yazma işleminin Nero Buming Rom CD yazma uygulamasının 7.8.5.0 sürümü kullanılarak yapıldığı tespit edilmiş olmakla; bu CD yer alan bilgi ve belgelerde üç raporun birbirini teyit etmesi nedeniyle 25.05.2007 TARİHİNDEN SONRA DEĞİŞİKLİK YAPILMADIĞI MAHKEMEMİZCE KABUL EDİLMİŞTİR.  Böylelikle; dijital delillerin ele geçirilmesinden sonra kolluk veya adli makamlar elinde değiştirilmiş olduğuna ilişkin iddiaların gerçeği yansıtmadığı açıkça anlaşılmıştır.”  

DEMEKTEDİR.

CD 5 / DVD nin kullanıldığı / kayıt yapıldığı bilgisayar tespit edilememiş, olay yeri incelemesi yapılmamış, imajı alınmamıştır. Bilirkişi raporlarında bu husus açıkça belirtilerek, CD 5/DVD  nin  kayıt / yazılma tarihi  “BİLGİSAYAR SAATİ” olarak tanımlanmıştır. Bilgisayar tarihinin doğrulanmadığı, CD’nin üzerinde bulunan kayıt bilgisinin kaynağının bilgisayarın tarih ve saat bilgileri olduğu, tarih ve saat bilgilerinin kullanıcılar tarafından kolaylıkla değiştirilebileceği, yüklemenin hangi zamanda yapıldığına dair kesin bir yargıya varılamayacağı raporlarda belirtilmiştir.  Raporlarda, bu tespit yapıldıktan sonra, devam eden değerlendirmelerin BİLGİSAYAR TARİHİNİN DOĞRU OLDUĞU VARSAYIMI İLE YAPILDIĞINI VE BİLGİSAYAR ADLİ İMAJLARI OLMADAN DOSYA TARİHLERİNE KESİN OLARAK İTİBAR EDİLEMEYECEĞİ İFADE EDİLMİŞTİR.

Bilirkişi 1 Nisan 2015 tarihinde bilgisayardan CD ye yapılacak kayıt işlemini, 25 Mayıs 2007 tarihi için ayarlayarak ; CD ye kayıt esnasında CD kayıt tarihi bilgilerinin kullanıcı tarafından ayarlanabileceğini raporunda fiilen göstererek açıklamıştır.  Bu nedenle  CD 5 in kayıt tarihi olarak ifade edilen 25 MAYIS 2007 TARİHİNİN CD 5 /DVD NİN SON KESİN KAYIT TARİHİ OLDUĞUNUN KABULÜ HUKUKEN MÜMKÜN DEĞİLDİR. Bilirkişi raporunun ilgili kısmı aşağıdadır :

 

Bu basit teknik bilgiyi kavrayacak yeterliliğe sahip olduğunu düşündüğümüz mahkeme heyetinin, bu gerçek dışı kabulünün delil gizleme/karartma olduğu, bu kabule dayanarak verdiği tüm kararların hukuk ve gerçek dışı olduğu anlaşılmaktadır.

  • Gerekçeli kararda yer alan bilirkişi raporlarının ilgili kısımları aşağıdadır;

3 MAYIS 2015 TARİHLİ -TUNCAY BEŞİKÇİ -UZMAN MÜTALAASI:

G.K s. 3410 ;  “Sonuç olarak incelenen delil birçok yönden ‘kabul edilebilir delil’ niteliği taşımadığı, kullanılamayacağı ve/veya inceleme sonucunda ortaya çıkacak bulguların doğru sonuca götüremeyebileceği tespit edilmiştir. Bu nedenle raporun bundan sonraki bölümünde yapılan incelemelerdeki dosya tarihi üstveri bilgileri delil cd’sinin bütünlüğünün bozulmadığı varsayılarak yapılmıştır ve bulunacak sonuçlar mutlak olmayacak ve bir kesinlik teşkil etmeyecektir.”

G.K s. 3410 ; “ Delil yasal yollardan elde edilmediğinden, olay yeri incelemesi yapılamamış, CD’NİN KULLANILDIĞI / KAYIT YAPILDIĞI BİLGİSAYARLARIN İMAJI ALINMAMIŞ, BİLGİSAYAR TARİHLERİ DOĞRULANAMAMIŞ, yer ve zaman bilgileri gibi çok önemli olabilecek veriler tutanakla kayıt altına alınmamıştır.”

G.K s. 3412 ; CD’NİN ÜZERİNDE BULUNAN KAYIT TARİHİNİN KAYNAĞI, KAYIT YAPILAN BİLGİSAYARIN TARİH VE SAAT BİLGİLERİDİR. Bilgisayar V sistemleri tarih, saat ve zaman dilimi bilgilerini “genellikle” otomatik olarak güncellerler. Tarih ve saat bilgileri kullanıcılar tarafından saati kolaylıkla değiştirilebilir. CD imajından elde edilen zaman bilgilerine göre, dosyaların CD’ye 25 Mayıs 2007 tarih 14:54:00 saatinde \J GMT +3 zaman diliminde kayıt edildiği anlaşılmaktadır.

G.K s. 3419 ; CD içeriğindeki tüm dosyalar kayıt tarihi, yazar veya kullanıcı adı gibi bilgileri bilgisayar ve işletim sisteminden alırlar. Örneğin, veriler kayıt edildiği anda bilgisayarın tarih ve saati ne ise dosyaların tarih ve saati de o olur. CD’deki dosyaların oluşturulduğu veya CD’ye kopyalandığını bilgisayarların imajı olmadan bu üstveri bilgileri doğru ve değişmez olarak kabul edilemez.

G.K s. 3423;  CD içeriğindeki dosya oluşturma tarihlerine bakılarak yüklemenin hangi zamanda yapıldığına dair kesin bir yargıya varılamaz çünkü dosya oluşturma tarihleri CD’ye olduğu gibi taşınır. Yükleme tek seferde yapılmıştır çünkü Delil CD’si tek oturumdan (İng. session) oluşmaktadır. Dosyaların içinde bulunduğu klasörlere bakıldığında ise, kayıt yapılan bilgisayarın tarihinin doğru olduğu kabul edilirse, klasörlerin CD’ye kayıt işleminden 11 gün öncesine kadar çeşitli tarihlerde (14,15,16 ve 24 Mayıs 2007) yaratıldığı ve CD’ye yükleme öncesi başka bir kaynaktan kopyalandığı kanısına varılabilir.

G.K.s.3423; CD’de bulunan dosyalara ait tüm tarih bilgilerinin kayıt edildikleri bilgisayardan alındığı ve bilgisayar adli imajları olmadan dosya tarihlere kesin olarak itibar edilemeyeceği,

1.4.2016 TARİHLİ BİLİRKİŞİ (ODTÜ) RAPORU:

ODTÜ de görevli 3 bilirkişinin (Prof.Dr.Ahmet Çoşar, Uzman Dr.Özgür Kaya ve Öğretim Görevlisi Dr.Cevat Şener) in ibraz ettikleri 01.04.2016 tarihli 48 sayfalık bilirkişi raporu ve eklerinde;

G.K.s. 3424:   AccessData FTK Imager programı ile CD üzerinde yapılan incelemelerde; bu CD’nin Nero Burning ROM uygulaması ile, KULLANILAN BİLGİSAYARIN SAATİ 25.05.2007 gününü ve 14:54:00 GMT+3 saatini gösteriyorken, tek oturumda (Session) ve tek izde (TrackO) yazıldığı ve oluşturulduktan sonra bu CD üzerine başka herhangi bir dosya eklenmemiş olduğu tespit edilmiştir.

  • Yazma işleminin Nero Buming Rom CD yazma uygulamasının 7.8.5.0 sürümü kullanılarak yapıldığının tespit edilmiş olması;  BİLGİSAYAR TARİH-SAATİNİN YAZMAYA BAŞLAMADAN ÖNCE DEĞİŞTİRİLMEDİĞİ ANLAMINI TAŞIMAZ.  Önce bilgisayar sistem saati değiştirilir, sonra dilediğiniz zaman sistem saati değiştirme ihtiyacı duyulmadan, bu uygulama ile dosyalar  CD ye yazdırılabilir. Bu program ile CD nin yazdırılmış olması,  mahkemenin tespitinde olduğu şekliyle, CD nin gerçek (real time) kayıt tarihinin 05.2007 ve 14:54:00 olduğunu göstermez. Bu durum sadece, bilgisayarın bu tarihe ayarlandığı anlamını taşır.  

Bilirkişi raporlarından da anlaşılacağı üzere kayıt yapılan bilgisayar tespit edilip imajı alınmadan, olay yeri incelemesi yapılmadan, CD 5/ DVD nin yazılma tarihinin gerçek zaman (real time) 25.05.2007 günü olduğu yargısına varmanın mümkün olmadığı,  zaman bilgisini bilgisayarın  sistem saatinden alan dosyaların da oluşturulma tarih-saatinin gerçek zamanı (real time) gösterdiğinin kesin olarak ifade edilmesi  imkansızdır. 

Bu durum;  25.05.2007 tarihinin FETÖ zanlısı Bilgili’nin dosyaları dava klasörlerine aktardığı tarih olan 2012-2013 yıllarına kadar uzanabileceği, hatta bu şahıs ve işbirlikçileri tarafından bu tarihlerde oluşturulmuş olma olasılığının dahi mevcut olduğunu, zaten CD 5 /DVD nin oluşturulma tarihinden önce içindeki dosyaların bir değişikliğe uğramadığı kanısına varmanın mümkün olmadığı da raporlardan anlaşıldığından, mahkemenin; DİJİTAL DELİLLERİN ELE GEÇİRİLMESİNDEN SONRA KOLLUK VEYA ADLİ MAKAMLAR ELİNDE DEĞİŞTİRİLMİŞ OLDUĞUNA İLİŞKİN İDDİALARIN GERÇEĞİ YANSITMADIĞININ AÇIKÇA ANLAŞILDIĞI TESPİTİNİN, NE HUKUKEN NE DE TEKNİK OLARAK HİÇBİR ANLAM İFADE ETMEDİĞİ, BİLİRKİŞİ RAPORLARINA AYKIRI OLDUĞU AÇIKÇA ANLAŞILMAKTADIR.   Aksine, CD 5 içinde bulunan 27 Mayıs 1997 “Batı  Eylem Planını” nın sözde Adli müşavirlik nüshasının FETÖ zanlısı Muharrem Köse tarafından aynı şablon kullanılarak imza kısmı dahil birebir üretilip,  üzerine 1997 yılında kullanılan karakterdeki “Gizli” ve “Kişiye Özel” damgalarını bir miktar kaydırıp basarak 2013 yılında savcılığa göndermesi, CD 5 / DVD nin bu yıllarda üretildiğinin karinesini de oluşturmaktadır.  Bu husus adı geçen FETÖ zanlıları ve adli kolluk işbirlikçileri hakkında bu nedenle başlatılacak soruşturma ile açığa çıkacağı da şüphesizdir.  CD5 /DVD hakkında ilk kez rapor hazırlayan:  Balyoz ve Ergenekon davalarının da bilirkişisi olan Ünal TATAR,  Yakup Korkmaz ve Cihat Yıldız’ın FETÖ zanlıları oldukları ve ikisinin halen firarda olduğu da unutulmamalıdır.

DİĞER KUMPAS DAVALARINDA VE ANAYASA MAHKEMESİ KARARLARINDA YER ALAN DİJİTAL DELİLLERLE İLGİLİ HUKUKİ DEĞERLENDİRMELER, AYNI GEREKÇELERLE CD5 /DVD VE DİĞER DİJİTAL MATERYALİN HUKUKA AYKIRI OLDUĞUNU,  İÇİNDE YER ALAN DİJİTAL BELGELERİN DELİL NİTELİĞİNİ TAŞIMADIĞINI, ADİL YARGILANMA HAKKININ İHLAL EDİLDİĞİNİ  TEYİT VE TESPİT ETMEKTEDİR;    

  • Kamuoyunda İstanbul Askeri Casusluk davası olarak bilinen davanın gerekçeli kararının “Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe” bölümünde:

“ Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi Bilişim ve Teknoloji Suçları Şubesinin yukarıdaki tespit ve değerlendirilmesi ışığında somut olaya bakıldığında sanıklarda ele geçen dijital delillerde bulunan meta verilerinin sanıklara ait olduğunu gösterir şekilde ELEKTRONİK İMZA İLE OLUŞTURULMUŞ HER HANGİ BİR META VERİNİN DOSYADA MEVCUT BULUNMADIĞI, yine el konulan ve davanın esasını teşkil eden DİJİTAL DELİLLERİN OLUŞTURULDUĞU BİLGİSAYARLARA EL KONULMADIĞI, bu duruma göre dijital deliller içerisinde yer alan META VERİLERİNİN SANIKLAR TARAFINDAN OLUŞTURULDUĞUNUN TESPİT EDİLMESİNİN MÜMKÜN BULUNMADIĞI nitekim Adli Tıp Kurumu Raporunun diğer bölümlerinde bu durumu değerlendirdiği, dijital verilerin oluşturulduğu bilgisayarlar elde olmadığından bu yönde herhangi bir değerlendirme yapmanın mümkün olmadığını belirttiği, yine Adli Tıp Kurumunun raporuna göre sadece bir dokümana ait meta verilerine bakılarak dokümanın, meta veride adı soyadı yada kimlik numarası gibi kimlik bilgileri girilen bir kişi tarafından meta verisinin oluşturulduğunu söylemenin mümkün olmadığı dikkate alındığında davaya konu olan dijital materyallerin sanıklar tarafından oluşturulduğunun kabulünün mümkün bulunmadığı anlaşılmıştır”

Tespiti yapılarak bu yönde hüküm kurulmuştur. CD5 /DVD de aynı hukuki ve teknik şartlara sahiptir.

  • Kamuoyunda İstanbul Askeri Casusluk davası olarak bilinen davaya kapsamında  Anayasa Mahkemesinin 9.01.2015 karar Tarihli Yankı Bağcıoğlu ve Diğerleri Başvurusuna ilişkin kararında;

Anayasa’daki hakların etkili bir biçimde korunması için, davaya bakan Mahkemelerin Anayasa’nın 36. maddesine göre “tarafların dayanaklarını, iddialarını ve delillerini etkili bir biçimde inceleme görevi” vardır (benzer yöndeki AİHM kararı için bkz. Dulaurans/Fransa, B. No: 34553/97, 21/3/2000, § 33). Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihatlarına göre bir mahkemenin davaya yaklaşımı, başvurucuların iddialarına yanıt vermekten ve başvurucuların temel şikayetlerini incelemekten kaçınmalarına neden olması halinde Sözleşme’nin 6. maddesi davanın düzgün bir biçimde incelenmesi hakkı bakımından ihlal edilmiş olur (bkz. Kuznetsov/Rusya, B. No: 184/02, 11/4/2007, §§ 84-85).

    Ceza yargılamasının temel amacı maddi gerçeği, temel hak ve hürriyetler ile hukukun öngördüğü usule uygun bir biçimde ortaya çıkarmaktır. Bu amaca uygun olarak yargılama makamının önüne getirilen delillerin ve buna dayanan isnadın çelişmeli yargılama ilkesine uygun olarak tartışılması gerekir.

    Hem cezai, hem de cezai olmayan davalarda uygulanan silahların eşitliği ilkesi, taraflara, talep ve açıklamalarını diğer tarafa nazaran dezavantajlı olmayacak şekilde ileri sürebilmeleri için makul bir fırsat verilmesini gerektirir (Kress/Fransa, B. No:  39594/98, 7/6/2001, § 72). Bu gerekliliğin bir sonucu olarak AİHS’de bilirkişilerin mahkeme önünde dinlenmesi ile ilgili özel bir hüküm bulunmamasına karşın AİHM, bilirkişilik kurumunu, Sözleşme’nin 6. maddesinin (3) numaralı fıkrasının (d) bendinde yer alan tanık dinletme hakkından yola çıkarak “silahların eşitliği ilkesi” ile bağlantı kurarak değerlendirmiştir (bkz. Bönisch/Avusturya, B. No: 8658/79, 6/5/1985, § 32; Brandstetter/Avusturya, B. No: 11170/84, 12876/87, 13468/87,  28/8/1991, § 42).

     Silahların eşitliğinin denetlenmesinde esas olan, eşitlik denetimine konu olan işlemin yargılamadaki önemidir. AİHM, silahların eşitliği ilkesine uyulup uyulmadığını denetlerken somut olayda şikayet konusu eşitsizliğin yargılamayı fiilen ve gerçekten adaletsiz kılıp kılmadığına bakmaktadır (bkz. Kremzov/Avusturya B. No: 12350/86, 21/9/1993, § 75). Davanın taraflarından birinin iddiası karşısında diğer tarafın bu iddiaya karşı savunmasının temel dayanağı olan delilleri sunma imkanı tanınmıyorsa silahların eşitliği açısından ihlal doğabilmektedir (bkz. De Haes ve Gijsels/Belçika B. No: 19983/92, 24/2/1997, § 58).”  Tespitlerini yapmıştır.

  • Anayasa Mahkemesinin Başvuru Numarası: 2013/7800, Karar Tarihi: 18/6/2014 olan Balyoz davası ile ilgili olarak vermiş olduğu kararın gerekçeli bölümünde delillere ilişkin değerlendirmesi şu şekildedir ;

“Kural olarak, bilirkişilerin sunduğu rapor ve mütalaalar derece mahkemeleri açısından bağlayıcı olmamakla birlikte, İlk Derece Mahkemesi tarafından esasa ilişkin değerlendirmeler yapılırken Cumhuriyet Savcısı tarafından sunulan bilirkişi raporlarının belirleyici bir etkisi olmuştur. Başka bir deyişle somut davada İlk Derece Mahkemesi, yalnızca Cumhuriyet Savcısı tarafından sunulan bilirkişi raporlarına itibar etmiş, bu raporlara karşın başvurucuların savunmalarının bir parçası olarak sundukları bilirkişi rapor ve uzman görüşleri ise dikkate alınmamıştır.

Mahkeme ayrıca başvurucuların, mahkumiyet  kararının dayanağı olan dijital verilerin gerçeği yansıtmadığı iddialarını değerlendirmek üzere mahkemenin bilirkişi heyeti tayin etmesi ve rapor aldırması yönündeki taleplerini de yeterli olmayan gerekçe ile reddetmiştir.

Böylece başvurucuların, haklarında yöneltilen suçlamaların dayanağı olan delillere karşı kovuşturmanın genişletilmesini isteme hakları kısıtlanmış, ceza yargılamasının, maddi gerçeğin ortaya çıkartılması amacına yönelik olarak “SİLAHLARIN EŞİTLİĞİ” İLKESİ İHLAL EDİLMİŞTİR.

Açıklanan nedenlerle, dijital delillerin değerlendirilmesine ilişkin şikâyetler yönünden, başvurucuların sundukları bilirkişi raporları ve uzman mütalaalarının İlk Derece Mahkemesince kabul edilmemesi ve bu konularda Mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılması yolundaki taleplerinin de yetersiz gerekçelerle reddedilmesi, “GEREKÇELİ KARAR HAKKINA” ve “SİLAHLARIN EŞİTLİĞİ” ilkesine aykırı olduğundan, Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan ADİL YARGILANMA HAKKI İHLAL EDİLMİŞTİR.”

DENMEKTEDİR.